Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

31 Aralık 2010 Cuma

Melekler Erkek Olur hamdi koç

türkiye 2de gerçekten hakkı verilmeyen, diğer yerli yapımlardan çok farklı bir kitap

toza sor

Telgrafla yolladım, gururla izledim telgraf memurunun şiirimi okuyuşunu, Camilla'ya şiirim, Arturo'dan Camilla'ya bir damla ölümsüzlük. Memura telgraf ücretini ödeyip karanlık kapı eşiğime döndüm, haberci çocuğu beklemeye başladım.
Aynı oğlan bu kez bisikletle geldi. Telgrafı Camilla'ya verişini izledim, Camilla'nın telgrafı okuyuşunu, omuz silkip telgrafı parça parça edişini, parçaların uçuşarak yerdeki talaşa karışışını izledim. Ernest Dowson'un şiiri bile onu etkilememişti, Dowson bile.
Canın cehenneme öyleyse Camilla! Seni unutabilirim. Param var. Sokaklar senin bana veremeyeceğin şeylerle dolu. Main sokağı ile Beşinci caddeye öyleyse, uzun loş barlara, King Edward'ın mahzenine, ve orda gülümsemesi hastalıklı sarışın bir kız, adı Jean, ince, veremli gibi, ama katı da, parama aç, ağzı dudaklarımda, elleri pantolonumda, o hastalıklı güzel gözler atmaca gibi bakıyor her dolara.
"Demek adın Jean," dedim. "Ne kadar güzel bir ad. Çok güzel." Dans edelim, Jean. Dönelim, bilmiyorsun elbette ama bir kaçıkla dans etmektesin mavi tuvaletli afet, toplum dışı bir serseri ile, ne balık, ne de kuş. Ve içtik ve dans ettik ve tekrar içtik. İyi çocuk şu Bandini, patronunu çağırdı Jean. "Bu Bay Bandini. Bu da Bay Schwartz." Güzel, el sıkışalım. "Çok hoş bir mekânın var Schwartz, kızlar da öyle."
Bir içki, ikinci içki, üçüncü içki. Ne içiyorsun sen Jean? Tadına baktım, kahverengimsi bir sıvı, viski olmalı, nasıl da buruşturmuştu yüzünü içerken. Viski değildi ama, çaydı, bardağı kırk sent Jean, seni küçük yalancı seni, büyük bir yazarı kazıklamaya çalışıyorsun demek. Beni kazıklama Jean. Bana yapma bunu, insanla hayvan arasında fark gözetmeyen Bandini'ye yapma.
Al öyleyse, beş dolar, sakla, ama içme Jean, öylece otur ve gözlerimin yüzünü taramasına izin ver çünkü saçın siyah değil sarı, ona benzemiyorsun, hastasın ve Teksas'da bakmak zorunda olduğun bir annen var ve fazla para kazanmıyorsun, içki başına yirmi sent sadece. Arturo'dan topu topu on dolar kazandın bu gece, zavallı küçük kız, bir bebeğin tatlı bakışlarına ve bir hırsızın ruhuna sahip zavallı küçük kız. Denizcilere git tatlım. Onların on doları olmayabilir ama bende olmayan bir şeye sahipler, bende olmayan, Bandini'de, o ki ne kuş ne de balık, iyi geceler Jean, iyi geceler.

30 Aralık 2010 Perşembe

eğer-if-Rudyard KIPLING

Rudyard KIPLING


EĞER
Eğer herkes çıldırmış seni suçlarken...
Sen başını dik tutabilirsen,
Eğer herkes senden kuşkulanırken...
Sen kendine güvenebilirsen,
Ama bu kuşkulara da hoşgörülü davranırsan,

Eğer bekleyebilir ve beklemekten bıkmazsan,
Veya hakkında yalan söylenirken...
Sen yalan söylemezsen,
Ya da senden nefret edilirken...
Sen nefret etmezsen,
Ve yine de insanlara tepeden bakmaz...
Ukalalık etmezsen:

Eğer düş kurabilir...
Ve düşlerinin tutsağı olmazsan,
Eğer düşünebilir...
Ve düşünceleri ihtirasın haline getirmezsen;

Eğer hem Zaferi hem de Felaketi göğüsleyebilir
Ve bu iki sahtekâra da eşit davranabilirsen;

Eğer söylediğin gerçeklerin...
Üçkağıtçılar tarafından...
Aptalları tuzağa düşürmek için çarpıtıldığını...
Duymaya dayanabilirsen,
Ya da yaşamını adadığın eserler yıkıldığında...
İşe koyulup yıpranmış araç gereçlerinle,
Onları yeniden yaratabilirsen:

Bütün kazanımlarından bir yığın oluşturabilsen
Ve hepsini bir yazı-turayla riske atabilsen,
Ve kaybettiğinde yeniden baştan başlayabilsen
Ve kayıpların hakkında tek bir söz bile etmesen;

Eğer yüreğini, beynini ve kaslarını...
Bütün yıpranmışlıklarından sonra bile
Yeniden dönüş için zorlayabiliyorsan,
Ve içinde, onlara "Dayan!" diyen...
İradenden başka hiçbir şey kalmamışken...
Dayanabiliyorsan

Eğer erdemlerini koruyarak kalabalıklarla konuşabiliyorsan,
Ya da insanlığını unutmadan krallarla birlikte yürüyebiliyorsan,
Eğer ne düşmanların ne de sevgili dostların seni incitebiliyorsa;
Eğer herkes sana güvenebiliyor ama yapamayacağın şeyleri beklemiyorsa,
Eğer sen acımasızca geçen her dakikanın her saniyesini...
Uzun bir maratonda gibi koşabilirsen,
İşte o zaman Dünya ve içindeki her şey senindir,
Ve daha önemlisi-sen artık Adam olmuşsundur oğlum!

Çeviren Emre KONGAR

Diablo 3 - The Demon Hunter Trailer

diablo 3 yeni karakter

gerçek gibi oyun izlemek eğlenceli

29 Aralık 2010 Çarşamba

bostanlı-üçkular feribot

Bu satırları bostalı-üçkuyular arabalı vapurundan yazıyorum. Vapurla bir de arabalı vapurla seyahat etmek gerçekten harika. Bir kötü yanı sadece 10.30 'a kadar olması. Yıllardır en çok tercih ettiğim toplu ulaşım aracı. Bir tarafta İzmir şehir manzarası, bir tarafta açık deniz. Şehir manzarasında çok gecekondu falan olduğunu düşünebilirsiniz. Bence o manzara bile şehire bir ağarlık veriyor. sanki İzmir'i daha anadolulu yapıyor sanki...
Bu şehir manzarasını (gecekondu-varoş ve yalının otantik uyumunu) en iyi göztepe vapurunda göre bilirsiniz. bazen işim gereği bazen de şartlar öyle gerektirdiği için İzmir'in hemen hemen her yerini bilirim. Her bölümünde çeşitli anılarım var. Göztepe vapuru geçmiş anıların vapuruysa, Bostanlı-Üçkuyular feribotu ise hayal vapurudur sanki. Açık deniz olan tarafına bakıp uzaklara dalmak mümkün. Olmadık yerlere gitmek. Olmadık yerlerden gelmek. Feribotun ilginç yanlarından biri de şudur; sabah - akşam iş saatleri dışında çok boş olur. Bazen tek araba, bazen içinde 9-10 kişiden başka olmaz. İşte öyle zamanlarda bir de açık deniz tarafına oturursan eğer, bir de yanında bir demli çay varsa; deyme keyfine..
Feribot notları şimdilik bu kadar....
Saygın SEKİZKARDEŞ

27 Aralık 2010 Pazartesi

hırs/Necip Fazıl Kısakürek

Hırs

Sen kaçan bir  yavru ceylansın dağda,
Ben peşine düşmüş bir canavarım,
İstersen dünyayı çağır imdada
Yeryüzünde bir sen bir de ben varım!

Seni korkutucak geçtiğin yollar,
Arkandan gelecek hep ayak sesim,
Sarıp vücudunu hayali kollar,
Enseni yakacak ateş nefesim.

Kimsesiz odanda kış geceleri
İçin ürperdiği demler beni an!
De ki: "Odur sarsan pencereleri!.."
De ki: "Rüzgar değil odur haykıran!"

Göğsümden havaya kattığım zehir
Solduracak bir gül gibi ömrünü,
Kaçıp dolaşsan da sen şehir şehir
Bana kalacaksın yine son günü.

Hırsım gibi sonsuz yaşarsan sen de,
Ben ölümle sırdaş olur beklerim.
Hırsıma toprağı rakib etsen de,
Mezarında bir taş olur beklerim.

fıkra

Kraliçe Elizabeth, Obama ve Erdogan ölmüşler ve doğruca cehenneme gitmişler.
Bir gün Kraliçe Elizabeth "Ben Britanya'yı çok özledim.
Britanya ile konuşmak istiyorum.Bakayım ne yapıyor herkes " "demiş.Telefonu açmış ve 5 dakika konuşmuş ve sonra da dönüp
-Şeytan borcum ne ? demiş.Şeytan,
-5 milyon dolar,diye cevap vermiş.Kraliçe vakur bir edayla,derhal bir çek yazmış ve geçmiş koltuğuna oturmuş.
Obama ,buna fena içerlemiş ve başlamış bağırmaya;
-Ben de, ben de özledim ABD'yi. Ben de herkes ne yapıyor, bilmek istiyorum,demiş.O da telefona sarılmış ve 2 dak.konuşmuş ve telefonu
kapatmış ve sormuş şeytana;
-Borcum ne kadar?Şeytan
-10 milyon dolar,demiş.Obama çok bozulmuş ama o da bir çek yazmış ve geçmiş sandalyesine oturmuş.
Erdoğan,onları çok kıskanmış, bas bas bağırmaya başlamış.
One minute,One minute,sıra bende,sıra bende!Ben de Türkiye'ye telefon açmak istiyorum.Bakanlarımla,yardımcılarımla ,parlamentodaki herkesle konuşmak
istiyorum,demiş.Türkiye'yi aramış ve yaklaşık 20 dakika konuşmuş,konuşmuş ,konuşmuş
Sonra da Şeytana sormuş
-Benim borcum ne şimdi?Şeytan;
-20 dolar ,demiş.Erdogan şaşırmış;
-Yirmi dolar mı? O kadarcık mı? demiş.Şeytan cevap vermiş;
-Evet.  Eğer bir cehennemden diğerini ararsan, şehiriçi konuşma oluyor.

--------------------------------------------------------------------------------------
 Memleketi Cehenneme dönüştürenlere ithaf....

20 Aralık 2010 Pazartesi

2 haftalık evli çift

Evden çıkmak üzere kapıya yöneldiği sırada karısı sorar; "Nereye gidiyorsun hayatım?"
Adam soruya duraksamadan; "Bara gidiyorum bi tanem arkadaşlarımla bişeyler içeceğiz.." diye yanıt verir.
Karısı hemen sevecen bir ses tonuyla "Aman da aman benim kocacığım içki mi istiyormuş!" diye hemen minibar'a koşar ve 12 ülkeden 25 degisik içki çeşidini adamın karşısına koyar...
Adam bunun üzerine; "Benim düşünceli tatlı sevgilim. Çok teşekkür ederim, ama barda... Biliyorsun.. Buz gibi bardakta...."
Adam daha cümlesini bitiremeden kadın hemen mutfağa koşar, derin dondurucudan çıkardığı bardağı koşa koşa adama getirir.. "Aman da aman benim aşkım içkisini buz gibi bardakta mı içmek istiyormuş.. Al bakalım." diyerek bardağı adama verir.
Adam şaşırmış vaziyette; "Benim güzel kurabiyem. Ama barda buz gibi içkimi içerken yanında yediğim çerezler. Bilsen canım nasıl çekti. Sana söz, 2-3 saat içinde döneceğim."
Kadın; "Aman da aman benim canımın içi kocacığım çerez mi istiyormuş." der ve koşa koşa içeri gider.
Döndüğünde bir tepside 15 çesit çerez, fıstık, fındık, ne ararsanız tabaklara koyup adama getirir. Adam artık dudaklarını ısırmaya başlamıştır ve son bir güçle kadına der ki; "Ama benim güzel meleğim, barda biliyorsun hani arkadaş arkadaşa ortamda. Erkek erkeğe bi muhabbet vardır bilirsin, hani biz kendi aramızda biraz "rahat" konuşuruz.." der.
Ve bunun üzerine kadın ona gülümser; "Aman da aman benim bitanecik kocacığım erkek erkeğe rahat muhabbet etmek mi istiyormuş. O zaman... BANA BAK OĞLUM! AL ŞU LANET OLASI IÇKİNİ BARDAĞINA DOLDUR VE ÇEREZLERİNİ DE YE ZIKKIMLAN, HİÇBİRYERE GİTMİYORSUN ANLADIN MI

16 Aralık 2010 Perşembe

garanti bankası

bu kadarınada yuh artık garanti bankasından sms geldi
''garanti tam destekten kredi alan herkese yılbaşı piyango bileti hediye''
ne yapacaklarını şaşırdılar

14 Aralık 2010 Salı

Bu Blogda Ara

İzleyiciler